25 Aralık 2015 Cuma

Dersin Sonu


 Galiba iki haftadır ders hakkında bir şey yazmadım. Neden bilmiyorum, belki yazacak bir şey bulamadım ya da ne biliyim yazmak istemedim işte… Ama dönem sonu geldiği için bu dersten neler öğrendiğimi söylemem gerek.

 Daha önce de demiştim bu dersin benim için farklı olduğunu. Bana nedense şu filmlerdeki adsız alkolikler toplantılarını hatırlatıyor(iyi anlamda tabi ki!?). Bizim ilerde nasıl öğretmen olmamızla ilgili yararlı şeyler söylüyorlar, ya da öyle zannediyoruz.

 İlk derslerimizden birinde hocamız öğretimde değerli olanın bize göre neler olduğunu söylemişti. Biz den ise bunla ilgili bir iki sayfa yazmamız istenmişti. Tabi bende yazdım bir şeyler de ne yazdığımı hatırlamıyorum her zamanki gibi. Ama aklımda tek kalan dürüstlük oldu. Eğitim ve öğretimde öğretmenlerimiz ve onların öğretmenleri ve onların da öğretmenleri dürüst oldular mı acaba?  

 Cevabı aslında apaçık belli, sadece duymak istemiyoruz. Kesinlikle HAYIR!

 Bizler her nedense hiçbir zaman bilemeyeceğim, korkağın tekiyiz. Ne tarihimizi gerçekten anlatabiliyoruz, ne de dinimizi. İyi ki salt kalan bir bilim var da onda da sadece anlatabiliyoruz, katkı yaptığımız maalesef çok düşük derecede.

 Peki neden? Eğer tarihimizi olduğu gibi anlatsalardı bizler utanç içinde mi büyüyecektik? Bundan mı korktuk? Tabi ki hayır. Aksine onların yaptıkları hatalardan ders çıkaracak, onları olduğu gibi kabullenecektik. Şimdiki toplum onları tanımadan seviyor ve hatta kendilerine Onlar’dan biri sanıp, o şekilde “hareket” ediyorlar. Ne demek istediğimi umarım anlatabiliyorumdur, dimi?

 Peki ya din? Hiçbir zaman olduğu gibi anlatamadık. İslam’dan önce var olan kuralları kendi dinimize yükledik. Diğer dinlerden farklı yapmaya çalıştık ama farkında olmadık, olamadık. Çünkü diğer tek tanrılı dinlerden farkımız neredeyse yoktu. Bizden hep “doğrudan şaşmayın” denildi, “doğru yol”  diye yazılan tabeladaki sokaktan yürüyün denilmedi.

 Aslında o kadar çok şey var ki yazacak. Bilmiyorum, gerçekten şu an ne yapıyoruz, nasıl bir nesil yetiştiriyoruz hiç bilmiyorum. Bizler nasıl büyüdük onu da bilmiyorum ve ben bu kafayla yanlışlarımızdan söz ediyorum. Ama bildiğim bir şey var laf ettiğim sistemi ikiyüzlülükle suçlarken ben de aslında o sisteme girdiğimi biliyorum. 

 Ne öğretebiliriz ki biz? Yaşadığımız dünyanın pisliği yetmezmiş gibi, en az 50 yıllık(belki daha fazla) bir eğitim stratejileri öğretiliyor bize. Tamamen saçmalıklarla üzerine… 

 Artık öyle bir noktaya geldik ki bilişsel yetilerimizi kaybediyoruz. Ailemizi değil, adına sosyal medya dedikleri “insanları” model alıyor, yapılan her davranışımız tepkisel olmaya başlıyor. Hatta öyle ki “sağduyu” artık sözlükte yer alan bir kelimeden başka bir şeye yaramıyor. 

 Bizler artık gerçekten öğretmek ve öğrenmek istemiyoruz. Sadece birilerini “layklamak” istiyoruz, mutlu olmamız bu şekilde oluyor, daha fazlasının lüzumu yok. Bu şekilde cahilliğimizi bastırıyoruz.

 Neyse, bu gün bu kadar yazabildim. Amacım birilerini kırmak ya da uyandırmak değil ama illa alınmak istiyorsanız siz bilirsiniz. Biliyorum, çok kötü yazıyorum. Çok fazla anlam düşmesi var(mesela bu cümle de var). Umarım kendimi zamanla geliştiririm. 

 Son olarak ise bu derste bize yol gösteren değerli hocalarıma sevgilerimi sunar, herkese nice…[Klişe Yılsonu Mesajı] 

1 yorum:

  1. Gerçekleşmesinde pay sahibi olmayı talep ettiğin bir gelecek tasarımın yoksa ya da net değilse kaybolursun Kerem. Her şeyi reddedebilirsin ya da eleştirebilirsin ama önerdiğin bir daha iyi yoksa, eleştirinin anlamı kalmaz. Senin görevin bir genç olarak bana kalırsa kendin için ve istiyorsan diğerleri için hakiki bir iyi tanımlamak ve ona varmanın çabasına girmek. Kuşkusuz burada da tercih senin.

    YanıtlaSil