28 Şubat 2017 Salı

BÖTE Ne?

Benim gördüğümü görüyor musun?
Şimdi ben bir BÖTE öğrencisiyim dimi? Peki ben millete neden bilgisayar öğretmenliği okuduğumu söylüyorum? Baya baya diyim işte; ben bilgisayar ve öğretim teknolojileri eğitimi okuyorum efenim. Ama karşıdaki "O ne la" diceğini bildiğim için böyle demiyorum tabiki. Peki sizce aradaki bu fark ne olabilir ?

Okuduğum ilk makalede(1) bu kastettiğim sorunun, yani böte ve bilgisayar öğretmenliği farkından bahsediyor. İşte diyoki öğretim teknolojileri bambaşka bişeymiş. Sadece bilgisayar, akıllı tahta değil, kara tahta, defter falan da öğretim teknolojileri olarak gösteriyormuş.

Ha bitmiyo bi de eğitim teknolojileri ile öğretim teknolojileri kavramları sürekli çatışma içersindeymiş(Noluyosa bu ikisine). Zaman zaman kavramsal olarak -ya da anlamsal olarak neyse artık- değişiyorlarmış. Bir anda ne olduklarını unutuyorlarmış. Geçmiş falan kalmıyo. İyi valla...

Sonra demişlerki eğitim, öğretimi kapsıyorumuş. Eğitim sadece kullanılacak materyal değil, he bir ögeyi kapsıyormuş, işte ona benzer bişeye karar kılıyorlar en son. Kim demişse son lafı Allah razı olsun. Büyük bir dertten kurtardı valla.

Böyle sayfalarca eğitim teknolojisi ile öğretim teknolojisini bir güzel anlatıyo sayın hocalarımız. Ama öyle böyle değil, -aşağıda da zaten linkini vericem belki okursunuz- Mesela 1920-40 arasındaki öğretimde medya kullanımı, ki bunu da Edison Amca(hani ampulu bulan, elektriği değil, öğrenin ulan bunu artık. Çünkü ben hala öğrenemedim.) temelini atmış. Radyo ve televizyon bu konuda daha etkili olabileceğini öne sürmüş ki haklı da. Aynı zamanda en iyi propaganda aracı olan bu cihazların en güçlü sebebi, bu cihazlar ne derse desin bizim de "he ölemi o zaman öle" deyiveriyoruz hemen. Bundan daha iyi öğretim tasarımı olabilir mi?

Sonra makale her nedense bir anda "İşte böyle. Siz bötelilier çok şanslısınız. Her sektörde iş bulursunuz anam" diyip bitiriyor. Bi de ben mal gibi dikkatli dikkatli yarım saat(belki daha fazla) yavaş yavaş okudum, hani bişey kaparım diye(şu an nasıl bir aptal olduğumu tekrar hatırlamış oldum, yarım saat ne la).

Diğer makale ise resmen beni okuma, beni sadece değerli doktora verenler yani doktor olanlar okusunlar demiş(2). Hiç bişey anlamadım tabi. Okuyamadım ki kalmadı kafa, önceki makale resmen alaya almıştı sanki beni. Çok kavramların arasında durmuş, neyin ne olduğu öğrenek diye çok zorlamıştı inanki.

Ama makaleden şöyle bir alıntı yapmak istiyorum:

"Öğretim teknolojisi; öğrenme kaynak ve süreçlerinin tasarımı, geliştirilmesi, uygulanması, yönetimi ve değerlendirilmesi teori ve uygulamasıdır. Tanımlamada net olan, öğretim teknolojisinin beş etkinlik alanını (tasarım, geliştirme, uygulama, yönetim ve değerlendirme) içerdiğidir. Bunlar öğretim teknolojisinin beş uy
gulama ve araştırma alanıdır.(2)"

İşte bu. Öğretim teknolojisi bu işte... Niye alıntı yaptım, valla bilmiyorum. Yer kaplasın işte fena mı?

Son makaleye gelicek olursak da, o da dönem dönem bu öğretim tasarımlarının nasıl gelişim gösterdiğini, nasıl aptallık yaptıysak artık her şeyi bilgisayar ve tablet aracılığı ile (tabiki çevrimiçi, ne sandın) öğrenmeye, pardon öğretmeye çalıştığımızı getiriyor.(3)

Hayır tabiki, makalede böyle yazmıyor ben diyorum böyle. Yalnız ben bu makaleyi daha evvel başka bir ders için okumuştum. Hoşuma da gitmişti. Niye dediysem bunu, "napah" yani dimi?

Neyse benden bu kadar işte. Son olarak ise ben BÖTE öğretmeni ya da öğrencisi değil, ilerde erkek meslek liselerinde bilgisayar öğretmeni olma potansiyeline sahip, devlete mensup lise öğretmeni adayıyım. Tabi bu sadece seçimlerimizden biri(?)


Gerçekliği görmezden gelebiliriz ama görmezden geldiğimiz gerçekliğin oluşturduğu sonuçları görmezden gelemeyiz. (Sorry for my bad türkçe)


Kaynakça:

(1) http://ogta.net/wp-content/uploads/2016/03/B%C3%B6te-Nedir-Nas%C4%B1l-Tan%C4%B1mlan%C4%B1r-Okul-M%C3%BCzesiyle-Ba%C5%9Flayan-Ser%C3%BCvenden-%C4%B0nsan-Performans-Teknolojilerine-Uzanan-Yolculuk.pdf

(2) http://ogta.net/wp-content/uploads/2016/03/Tan%C4%B1mlamalar%C4%B1n-Yans%C4%B1tt%C4%B1%C4%9F%C4%B1-Bi%C3%A7imiyle-E%C4%9Fitim-Teknolojisi-Alan%C4%B1.pdf

(3) http://ogta.net/wp-content/uploads/2016/03/%C3%96%C4%9Fretim-Teknolojileri-Tan%C4%B1m%C4%B1-ve-Tarihsel-Geli%C5%9Fimine-Yeniden-Bakmak.pdf

22 Şubat 2017 Çarşamba

Duy(gu)usal Bellek


Hocamız bizden bu vidyoyu izlememizi istedi. Valla iyi etmiş, çok beğendim ben. Yahu geçen iki dönem anlatıp anlatıp durdular yok duyuşsal bu, uzun bellek bu diye. Hayır anladım tabiki önceki denilenleri de, böyle direk anlataydılar çok güzel olacaktı.

Neyse, bu vidyoda geçen bir terimi bulup, o terim hakkında bişeyler yazmamız gerekiyo. Bende duyusal belleği ikiye ayıran ikonik ve ekoik hakkında anladıklarımı biraz da örneklendirerek anlatmak daha doğrusu anladıklarımı paylaşmak istiyorum.(Ama bizden bir terim istemişlerdi, ben iki tane seçtim. N'olcak bilmiyorum.)

Şimdi bu görsel bellek çok kısa süreliymiş. İşte vidyoda yarım saniye falan kaldığını söylüyo, tıpkı flaş patlaması gibi.

Mesela güzel bir kadın yüzü. Ya da erkek, cinsiyetçi olmıyım. Ama dediğim gibi, kafanızı çevirdiğiniz an, gördüğünüzün sadece yarım saniyesi falan kalıyor. Sonra ise eğer sizin için anlam ifade etmezse unutmaya başlıyorsunuz. İnsan hafızasının malesef tek kusuru.

Bunla ilgili bir başka örnekse dünya coğrafi haritası olmuş. Adamın birine göstermişler haritayı, demişler "Hangi ülkenin şeklini şemalını hatırlıon" diye. O da demiş "Valla hemşerim İtalya aynı çizmeye benziyo". Gerçekten çoğu kişi için -hatta benim için bile- öyle. (1)

Bu görsel hafıza aslında aşağı yukarı 7 bilgiyi tutabilirmiş. Yaşa bağlı olarak da değişmekte tabi ama en sık olan denildiği gibi, yedi.

Hani bu cep telefon numaralarımız varya bizim. Diyelim ki 0559 542 24 45 kodlu cep telefonumuzun 0559' dan sonrasının 7 haneli olmasının sebebi bizim görsel hafızamızın alabileceği aşağı yukarı kapasitemiz olduğu içinmiş meğersek.(2)

Dediğim gibi bu kısım belleğimizin duyusal kısmında kalıyor. Ne kadar gördüğümüzle ilgilenirsek, o kadar hafızamızda yer ediniyor. Eğer bir cinayete şahit olmuşsak ya da ilk defa bir ormanın gözlerinizin önünde yanarken görmüşsek(ne biçim örnek bu ya!) işte o zaman uzun süreli hafızamıza, o hiç taşmaz, terabaytlara sığmaz hafızamızda yer edinebilir. Ama konum sadece duyusal bellekteki ekoik ve ikonik olduğu için bunlar hakkında konuşmaya devam ediyim.

Gerçi ikonik bellek hakkında daha fazla konuşmama pek gerek yok artık sanırım. Zaten televizyonda internette gördüğümüz herşey yarım saniye falan kalmıyomu aklımızda. Kadın cinayetleri, çocuk istismarları vesaire biliyosunuuz işte canım, yarım saniye falan sürüyo harbiden aklımızda kalması. Yani ilgimizi daha önemli şeylere harcamalıyız, di mi?

Ulan yine konuyu nereye getirdim, bu ne biçim blog, bu ne biçim yazı diyorum ama napıyım. "Tek" yapabildiğim yazmak ve bu üsluba da uyacak biçimde tutmak.

Ya ekoik hakkında da bişeyler yazmam gerek. Zaten o da aşağı yukarı aynı. Ama 4-5 saniyeye kadar bellekte kalabiliyor, ilgilensek de ilgilenmesek de. Bu baya hayat kurtarıyo aslında. Mesela ben ne zaman telefonla ilgilensem illa bi arkadaşım "çok önemli" bir sohbet başlatıyo. Ben de tabi hep son cümlesine göre birşeyler söyler, sonra asıl ilgilendiğim telefonun "mesaja cevap ver" kısmına devam ederdim. Meğersek bu durum ekoik belleğimiz sayesinde oluyormuş. Allah da razı olsun, ne diyim.

Evet, bu konuda benim diceklerim bu kadar. Daha ne diyim, anlamışsınızdır heralde. Anlamadıysanız da  duyusal belleğiniz anlamıştır zaten.








Kaynakça:

Video: https://www.youtube.com/watch?v=vU-VjgTWAUE

(1) https://tr.wikipedia.org/wiki/G%C3%B6rsel_bellek

(2) yunus.hacettepe.edu.tr/~znbaran/Bolum7_BellekY.ppt


16 Şubat 2017 Perşembe

Veri - Enformasyon - Bilgi - Ne?

Nedir bunlar? Aklımıza neler geliyor? Mesela benim aklıma hiç bişey gelmedi. Daha doğrusu onları birbirinden ayırabileceğim bişey oluşmadı kafamda. O yüzden belki sizde aynı durumdaysanız eğer sizler için ve tabi kendim için de biraz gugullayıp buraya "alıntı" olarak yazıcam.

Veri: İşlenmemiş, yorum yapmaya imkân verecek düzeyde sistemleştirilmemiş ham bilgi. (1)


Enformasyon(malumat): En genel anlamda belirli ve görece dar kapsamlı bir konuya (bağlama) ilişkin, derlenmiş bilgi parçasıdır. (2)


Bilgi: Bir kişinin aldığı eğitimler veya edindiği deneyimler sonucunda öğrendiği, elde ettiği keşifler ile oluşan tanımlama, algılama, farkında olma, anlayış ya da beceriye verilen genel kavram olarak açıklanabilir. (3)


Ee, ne bu şimdi. Gittin bir iki cümle koydun falan dicekseniz eğer durun bir saniye. Kendim de bişeyler yazıyım dimi...


Şimdi bu üçü arasında en masumu "veri" görünüyor. Yani veri, el değmemiş enformasyona denilir. Ancak veri gruplandığında ya da özetlendiğinde enformasyon halini alıyor.


Enformasyonda derlenmiş bilgi parçalarıdır. Daha sonra bu biriken enformasyonlar zamanla ayıklanarak bilgiye dönüşüyor. Enformasyonla özel bir konu anlaşılırken, bilgi ise daha genel konu üzerinde anlaşılmasına olanak veriyor. 


Şimdi de başka bir blogda bu konu için örnekler hazırlamış. Bende paylaşıyım madem...


Veri,Enformasyon Bilgi İle İlgili Örnekler (4)


Örnek 1


Bu sınıfın not ortalaması, son beş yılın en yüksek ortalamasıdır.


Bu cümle 'enformasyon' içerir. Çünkü bu cümleyi söyleyebilmemiz için son beş yılın not ortalamalarını incelemek gerekir.


Örnek 2


AyşeVeritabanı Sistemleri Dersi’nin birinci arasınavından 95 aldı.


Bu cümle 'veri' içerir,çünkü birkişininbir sınavdan aldığı notu belirten ham birgerçektir.


Örnek 3


Heryıl Veritabanı Sistemleri Dersi’nin birinci ara sınav ortalaması 75 civarında çıkar.


Bu cümle bilgi içerir.Çünkü bir dersin birinci ara sınavın not ortalaması ile ilgili bir varsayımda bulunulmuştur.



Örnek 4


Akıllı Turizim A.Ş.Türkiye’deki en başarılı Turizim Şirketi.


Bu cümle bilgi içerir.Çünkü bir şirketin başarı durumu ile ilgili bir varsayımda bulunulmuştur. Bu çıkarımı söyleyebilmek için Türkiye’deki şirketlerin yıllar itibariyle başarı durumlarını incelemek ve en başarılı olan konusunda bir varsayımda bulunmak gerekir.


Örnek 5


Her yıl Veritabanı Sistemleri Dersi’nin birinci ara sınav ortalaması 75 civarında çıkar.


Bu cümle bilgi içerir.Çünkü bir dersin birinci ara sınav not ortalaması ile ilgili bir varsayımda bulunulmuştur.


Konuyla ilgili bir kaç farklı örnek daha inceleyelim;


Bu yıl, Osman diğer tüm satış temsilcilerinden daha fazla komisyon

elde etmiştir.(Enformasyon)

Bu yıl, Trakya Bölgesi 500.000 TL’den fazla satış gerçekleştirmiştir.

(Veri)

Her yıl Osman tüm satış temsilcilerinden daha fazla satış

gerçekleştirir.(Bilgi)


Bi de internette örnek resim buldum:












Şimdi bu üç kavram hakkında farkı anladık mı? Sanmıyorum. Hepsi oldukça kafa karıştırıcı. Bazen hatta çoğu zaman kendime soruyorum: Niye bu kadar herşeyi "kavramsallaştırmak" zorundayız? Anlamamız daha mı kolay oluyor? Daha iyi kültürlenmiş mi oluyoruz? Ne bileyim diyorum sonra ve... 







Kaynakça:
(1) Dr. Abdullah Demir - http://www.otoguncel.com/teknik-bilgiler/veri-data-nedir/

(2) https://tr.wikipedia.org/wiki/Enformasyon
(3) http://bilgive.blogspot.com.tr/2015/08/bilgi-nedir.html
(4) http://botelabs.blogspot.com.tr/2014/02/verienformasyon-ve-bilgi-kavramlar.html

375. Gün (Galiba)

Vay be, tam bir yıl geçmiş. Hatta bir yıl on gün falan... Dün bu dersi yani öğrenme ve öğretme kuramlarını sildirmek için dilekçe verdim. Bir daha açılmayacak sanırım, o yüzden bende uğraşmak istemedim tekrar. Gerçi yine derste artislik yapar kalırım, dersi sildirmemin asıl sebebi bu valla.

Neyse, şimdi Öğretim Tasarımı dersi için blog tutmaya çalışıcam. Bizden her hafta istenilen konu hakkında yazmamız isteniyor. Umarım bende aksatmadan yazıcam. Tabii yine saçma sapan olucak yazdıklarım ama her zaman kendime dediğim gibi yine de denemiş olucam.

Asla düşüncelerimizden taviz vermemeliyiz değil mi, özellikle de kendimizden...