Hocamız bizden bu vidyoyu izlememizi istedi. Valla iyi etmiş, çok beğendim ben. Yahu geçen iki dönem anlatıp anlatıp durdular yok duyuşsal bu, uzun bellek bu diye. Hayır anladım tabiki önceki denilenleri de, böyle direk anlataydılar çok güzel olacaktı.
Neyse, bu vidyoda geçen bir terimi bulup, o terim hakkında bişeyler yazmamız gerekiyo. Bende duyusal belleği ikiye ayıran ikonik ve ekoik hakkında anladıklarımı biraz da örneklendirerek anlatmak daha doğrusu anladıklarımı paylaşmak istiyorum.(Ama bizden bir terim istemişlerdi, ben iki tane seçtim. N'olcak bilmiyorum.)

Mesela güzel bir kadın yüzü. Ya da erkek, cinsiyetçi olmıyım. Ama dediğim gibi, kafanızı çevirdiğiniz an, gördüğünüzün sadece yarım saniyesi falan kalıyor. Sonra ise eğer sizin için anlam ifade etmezse unutmaya başlıyorsunuz. İnsan hafızasının malesef tek kusuru.
Bunla ilgili bir başka örnekse dünya coğrafi haritası olmuş. Adamın birine göstermişler haritayı, demişler "Hangi ülkenin şeklini şemalını hatırlıon" diye. O da demiş "Valla hemşerim İtalya aynı çizmeye benziyo". Gerçekten çoğu kişi için -hatta benim için bile- öyle. (1)
Bu görsel hafıza aslında aşağı yukarı 7 bilgiyi tutabilirmiş. Yaşa bağlı olarak da değişmekte tabi ama en sık olan denildiği gibi, yedi.
Hani bu cep telefon numaralarımız varya bizim. Diyelim ki 0559 542 24 45 kodlu cep telefonumuzun 0559' dan sonrasının 7 haneli olmasının sebebi bizim görsel hafızamızın alabileceği aşağı yukarı kapasitemiz olduğu içinmiş meğersek.(2)
Dediğim gibi bu kısım belleğimizin duyusal kısmında kalıyor. Ne kadar gördüğümüzle ilgilenirsek, o kadar hafızamızda yer ediniyor. Eğer bir cinayete şahit olmuşsak ya da ilk defa bir ormanın gözlerinizin önünde yanarken görmüşsek(ne biçim örnek bu ya!) işte o zaman uzun süreli hafızamıza, o hiç taşmaz, terabaytlara sığmaz hafızamızda yer edinebilir. Ama konum sadece duyusal bellekteki ekoik ve ikonik olduğu için bunlar hakkında konuşmaya devam ediyim.
Gerçi ikonik bellek hakkında daha fazla konuşmama pek gerek yok artık sanırım. Zaten televizyonda internette gördüğümüz herşey yarım saniye falan kalmıyomu aklımızda. Kadın cinayetleri, çocuk istismarları vesaire biliyosunuuz işte canım, yarım saniye falan sürüyo harbiden aklımızda kalması. Yani ilgimizi daha önemli şeylere harcamalıyız, di mi?
Ulan yine konuyu nereye getirdim, bu ne biçim blog, bu ne biçim yazı diyorum ama napıyım. "Tek" yapabildiğim yazmak ve bu üsluba da uyacak biçimde tutmak.
Ya ekoik hakkında da bişeyler yazmam gerek. Zaten o da aşağı yukarı aynı. Ama 4-5 saniyeye kadar bellekte kalabiliyor, ilgilensek de ilgilenmesek de. Bu baya hayat kurtarıyo aslında. Mesela ben ne zaman telefonla ilgilensem illa bi arkadaşım "çok önemli" bir sohbet başlatıyo. Ben de tabi hep son cümlesine göre birşeyler söyler, sonra asıl ilgilendiğim telefonun "mesaja cevap ver" kısmına devam ederdim. Meğersek bu durum ekoik belleğimiz sayesinde oluyormuş. Allah da razı olsun, ne diyim.
Evet, bu konuda benim diceklerim bu kadar. Daha ne diyim, anlamışsınızdır heralde. Anlamadıysanız da duyusal belleğiniz anlamıştır zaten.
Kaynakça:
Video: https://www.youtube.com/watch?v=vU-VjgTWAUE
(1) https://tr.wikipedia.org/wiki/G%C3%B6rsel_bellek
(2) yunus.hacettepe.edu.tr/~znbaran/Bolum7_BellekY.ppt
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder