5 Nisan 2017 Çarşamba

Kavram Türlerinin Soyutlaşması

Şimdi bizim elimizde kavram türleri var ve birileri gelip yine ayırmış. Hainler illa böyle sıralayacaklar. Bu maddeler ise:

- Soyut ve somut kavramlar
- Nesnel ve ilişkisel kavramlar
- Üst, alt ve bağlantılı kavramlar
- Kendiliğinden ve kendiliğinden olmayan kavramlar
- Günlük ve bilimsel kavramlar


Bu maddeleri yine kendi naçizane(!)
görüşlerimle örneklendircem. En azından onun gibi bişey olacak(tır).

Bu soyut ve somut kavramlar tahmin edersiniz ki gördüğümüz, dokunduğumuz yani beş duyumuzla algıladığımız şeyler somut, göremeyip bir taraflarımızda hissettiğimiz şeyler ise de soyut kavramlar arasına girer. Örnek vermeme gerek yoktur ya, ne bilim işte ağaç, araba falan somut oluyor (çok birinci sınıf kalitesi oldu, ilkokuldaki birinci sınıf..).

Fakat soyut kavramlar, daha doğrusu soyut kelimesi hep kafamı karıştırıyor. Çocukken de anlayamazdım ve hala da anlamıyorum. Ya bazen saçma sapan bi acı basar beni. Ama böyle bi tarafım da yara falan da yok. Buna nasıl soyut dicem şimdi. Üzüntülerimiz, mutluluklarımız... Bunlara nasıl soyut diyebiliriz? Bu tanımlara oluşturanlar "düşünsel yada tanımsal nitelik" demişler. Ya bunu diyen ne dediğini de bilmiyor yemin ederim. 

Kısacası somut ve soyut hisler, kavramlar, her neyse işte, bunlar aynıdır. Ayırmanın lüzumu yok.

Gelelim nesnel ve ilişkisel bilgilere... Nesnel kavramlar günlük hayatta kendimiz grupladığımız tanımlar. Yemeklere isimler vermemiz; makarna, ekmek falan gibi(makarnayı hiç ekmekle yemedim, gurur duyarım kendimle bu konuda!). İlişkisel kavramlar da betimlemek için ama valla ne demek isteniyor anlamadım. Anlamadığım bişeyi de yazmayı sevmediğimden bu kısmı es geçicem.(sanki diğerlerin de anlamış gibi...)

Kendi emmioğullarımı bilmem ama bu abilerin
kimlerden olduğunu daha iyi bilirim.
Üst ve alt bağlantılı kavramlarda en basit tabiriyle bir soy ağacı örneği ile diyebilirim. Mesela anne baba en üste sonra çocukları, sonra onların dayıları halaları, sonra toptan çocuklar, kuzenler... Baya bi ağaç oldu böyle ya neyse işte böyle gidiyor. Başı sonu belli değil pek. Ama illaki bi üst bi de alt kavramlar belli olacak ve bunlar bağlanacak. Bundan eminim işte.

Kendiliğinden ve kendiliğinden olmayan kavramlar da ilk başta kendimiz öğrendiğimiz, sonra da değiştirilmeye zorlandığımız kavram çeşitleridir. Mesela otobüsteyiz. Boş yer görüp oturduk. Bu kendiliğinden oluştu dimi. Sonra bi anda 65 yaş'larda otobüse bindi. Hepsi o anki halinizden kesinlikle daha iyi görünüyorlardır tabi ama sizden kalkmanızı, garip bakış ve homurdanmalarla en sonunda "genç adam, annen baban sana böyle mi öğretti" ya da buna benzer "Ha!" tepkisini verdirecek şeyler söyleyecekler. İşte o zaman kafaya dank ediyorsunuz: Sizin oturmanız bu insanlar varken yanlış! Bu da kendiliğinden olmayana deniliyor işte.

Şimdi bunu neden anlattım? Aslında bi alakası yoktu kavramlar olarak. Ama şu anki saati ve yolda geçirdiğim yüzlerce 65 yaşı düşününce gayet doğal geldi yahu.

Son olarak da günlük ve bilimsel kavramlar kaldı. Günlük kavramlar çocukların okul dışında, yetişkinler ile etkileşimi sonucu oluşan kavramlardır. En büyük örneği ise tabiki argo ve küfür diyebiliriz. Bilimsel kavramlarda işte adı üstünde canım; derste okulda öğrendiğimiz şeyler işte. Ne yazam daha...

Benim yazacaklarım bu kadar. Yalnız bu konuyla tam alakalı olmasa da bu kavramların kökü denilebilcek bi vidyoyu aklıma getirdi. İzlemenizi tavsiye ederim ama benim paylaşcağım kaynak tam korsan çekim ya. Eleman kamerayı çok sallıyo benim gibi. Neyse, buyrun efenim!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder