17 Kasım 2015 Salı

Düşünen İnsan - 17.11.2015


 Düşünme nedir? Derste sorulan ilk soru ve ben cevaplayamadım. Halbuki o kadar çok düşünüyoruz ki ve o kadar çok az şey hissediyoruz ki (özür dilerim Şarlo alıntı yaptım) ne diyiceğimi bilemedim. Sınıftakiler plan dediler ve bence denebilecek en korkutucu tanımdı. Yani biz planlayarak öldürüyor, tecavüz ediyor, hırsızlık yapıyoruz öyle mi? Bunları düşünüyoruz sonra bi güzel uyguluyoruz demek.  Tam “insana” layık!

 Yansıtıcı düşünme, yaşantıdan kaynaklanıp bunu içsel olarak inceleme ve araştırma ile kendi anlayışını oluşturması, bakış açısını değiştirmesidir(sanırım). Kısaca kendi hesaplaşmamız, bu süreçte öğrendiğimiz her şey. Bilirsiniz çocukken bize bunu yapma, günahtır diye diye bir şey soktular beynimize zamanında ve o zamanla başka düşüncelere dönüştü. İşte düşünce bu. Biz doğar doğmaz zaten ne düşünmemize karar vermişler zaten. Aile ve çevremizin söyledikleri, hareketleri bizi oluşturan etmenler. Hani diyoruz ya bu kötü adam, ondan uzak durun diye. Bilmeyiz işte onun sorumlusu senin benim gibilerdir aslında. Kolay olanı seçip, tamamen empatiden uzak bir şekilde hemen orda kararı veririz, o güzel düşünme “mekanizmasını” kullanarak. Sorumluluk ise sadece söylemesi uzun kelime olarak kalıyor sayemizde.

 Hocamız guguk kuşlarıyla ilgili bir hikaye anlattı. Daha evvel duymuştum ama aklımdan silinmiş (neyi adam gibi hatırlıyorum ki). Bu guguk kuşları yuvalarına pisliyorlar ve artık o yuvada yaşayamayacaklarını anladığında başka bir yuva yapıyorlar. Ama hep aynı şekilde yaşamaya devam ediyorlar. E bizim yaptığımızdan ne farkı var? Dünyaya sürekli savaş ve yıkımdan başka ne veriyoruz ki? En azından yaratılışımızdan beri var olan ve hiç kaybetmediğimiz bir şey var. Umut… 

10 Kasım 2015 Salı

Etkileşim Devam Ediyor Galiba - 10.11.2015


 Bu seferki etkileşim örneklerinde ise uyarıcı ile tepki arasındaki bağ bahsedildi. Aslında şu an ne demek istediğimi bende bilmiyorum. 

 Yani daha doğrusu galiba bu durum bilişsel ve davranışsal olarak ikiye ayrılıyor. Eğer kendi isteğimizle bu işlem gerçekleşirse bilişsel bir eylem, öğretimin bize getirdiği, bizim için iyi ya da kötü olsun yapmamız gereken bir hareket var ise bu da davranışsal bir eylem olduğu belirtildi.

 Mesela öğretici bize bilişsel olmamızı öğretmeli yani bize rehber olmalı. Yoksa öğreticinin tecrübeli olup olmamışının hiçbir önemi yok, eğer aynı seviyede öğretmeye devam ederse o zaman öğretici davranışsal eyleme geçer.

 Sonra motivasyon soruldu sınıfa. Motivasyon ilham mı yoksa bir ihtiyaç mı? Bizi harekete geçiren güç olduğu belirtildi fakat bazen kıçımızdan uydurduğumuz kavramlardan farkı olmadığını düşünüyorum. İnsanın motivasyona ihtiyacı yoktur sadece yapması gerekeni yapmaya inanmalıdır. İstediği herşeye ulaşma imkanı vardır. Motivasyon olsa olsa bize en fazla hırslandırma gücü veren bir güçtür.

4 Kasım 2015 Çarşamba

Etkileşim Konusunun Etkisi - 03.11.2015


 Bu konuyu da diğer konular gibi anlayamadım. Ama bu sefer bahanem var çünkü o sabah İzmir’den Ankara’ya vardım ve acayip uykuluydum. Elimden geldiğince dinlemeye, anlamaya çalıştım.

 Hocamız ilk bizi motive eden şeyleri bir kağıda yazmamızı söyledi. Benim aklıma ilk gelen yağmur sesi oldu. Hem de ağır bir sağanak yağıyorsa o zaman uğraştığım ders ya da herhangi bir konu benim için daha iyi oluyor. Maalesef tek yazabildiğim bu oldu. Sınıftakilerde genellikle müzik ve sessiz ortamdan bahsettiler.

 Daha sonra bize şimşeğin oluşumu hakkında ağır bir bilimsel dilde sunu olarak gösterildi. Bizden ise bu yazıdan ne anladığımızı kağıda yazmamız istendi. Ben sayılardan rahatsız oldum ve bu yüzden çok basit dilde sadece aşağıdan artı yük, yukarıdan negatif yükün birleşimi diye tarif ettim. Fakat bunu yazarken bişey farkettim. Hocam, yazıya direk ön yargılı bakıp kendimi sayılardan korkuttuğum için böyle bir şeyi yazmayı kendime zorunlu tuttuğumu anlattı. Kesinlikle haklıydı da. Kendimizi anlamaya zorlamıyoruz çünkü bazen anlamak istemiyoruz bence. Ben şimşeğin nasıl oluştuğunu önemsemediğim için oldu. Yani konunun etkisi bizi o derece etkiler sanırım. Şimşekte anlatılmak istenen buydu.

 Etkileşim için gereken temel faktörler tahtaya yazılmaya başlandığında korktuğum başıma geldi. Uykusuzluğum bir anda başıma vurdu desem abartmış olmam. Anlatılan nesneler – ögeler arasındaki etkileşimi anlayamadım. Dikkatim dağıldı ve gözlerimi kapatmak zorunda kaldım. Üzgünüm…